HAYVAN SAĞLIĞI

HAYVAN SAĞLIĞI
 

HAYVAN SAĞLIĞI

ZOONOTİK HASTALIKLAR VE HALK SAĞLIĞI

Hayvandan Veya Hayvansal Ürünlerden İnsanlara Aktarılan Yaklaşık 800 Hastalık Tespit Edilmiştir

Zoonotik hastalıklara bakteri, virüs, parazit, mantar vs. gibi birçok mikroorganizma sebep olmaktadır. İnsanlarda görülen enfeksiyon hastalıkların %60’ını zoonotik hastalıklar oluşturmaktadır. Son 30 yılda yeni ortaya çıkan enfeksiyonların %75’i zoonotik karakterlidir.

Zoonotik hastalıklarla mücadelede en önemli husus hayvanlarda hastalığı elimine etmektir. Zoonozlar bir taraftan hayvan sağlığını etkileyerek ekonomik kayıplara neden olmakta, diğer taraftan insanlara bulaşarak halk sağlığını etkilemektedir.

İnsanlar meslekleri gereği, yaşadıkları yerlerin coğrafi konumu veya kültürel özelliklerine göre değişik aralıklarla hayvanlarla veya hayvansal ürünlerle yakın temasta bulunurlar.

Şehirde ya da kırsal alanda yaşaması farketmeksizin insanlar; sportif veya eğlence amaçlı veya mesleği kaynaklı olarak hayvanlar ile bir şekilde temas etmektedir. Şehirde yaşayan insanlar evde beslediği pet hayvanları ile temas ederken, kırsal kesimde yaşayan ve tarımla uğraşan insanlar büyükbaş, küçükbaş ve çiftlik hayvanlarıyla temas halindedir. Hayvansal gıdaların temini, hazırlığı, ambalajlanması, depolanması ve tedariği basamaklarının çoğunda insan unsuru ön planda bulunmaktadır.

İnsanlarda görülen 5 bulaşıcı hastalıktan 3’ü hayvan kökenlidir. Hayvan hastalıkları, gıda güvenilirliğini etkilemekle birlikte insan beslenmesini de olumsuz etkilemektedir

 

Zoonotik Hastalıklar ve Ekonomi

Halk sağlığının yanı sıra, zoonotik hastalıklar ekonomiyi de önemli derecede etkilemektedir. Gelişmekte olan ülkelerin toplam hayvansal üretim değerinin %30’unu hayvan hastalıkları nedeniyle kaybettiği bildirilmektedir. Bu durum üretimini yüksek girdi maliyetleri ve düşük verimlilikle gerçekleştiren bu ülkeler için hayvan hastalıklarının çözümünün önemini ve aciliyetini ortaya koymaktadır.

Hayvan hastalıkları çevreye, hayvan refahına, halk sağlığına ve ekonomiye yönelik tehditleri temsil eder. Hayvan hastalıkları, artan ölüm oranı, azalan üretkenlik, kontrol maliyetleri, ticaret kaybı, azalan piyasa değeri ve gıda güvensizliği yoluyla kayıplara katkıda bulunur. Çiftlik hayvanı hastalıklarının ekonomik ve sosyal etkileri, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde küresel olarak kabul edilmiştir. Bir hayvan hastalığı salgınının ekonomik etkisinin ölçülmesi, hayvan sağlığının iyileştirilmesi için önleme ve kontrol kararlarının desteklenmesinde önemlidir.

Hayvan hastalıklarının ekonomik maliyetleri, doğrudan veya dolaylı kayıplar olarak kategorize edilebilir.

Son On Yılda, Zoonotik Hastalıkların Doğrudan Maliyetinin 20 Milyar Dolardan Fazla Olduğu Ve Dolaylı Kayıpların Bir Bütün Olarak Etkilenen Ekonomilere 200 Milyar Dolardan Fazla Olduğu Tahmin Edilmektedir.

Bu, dolaylı maliyetlerin bir hayvan hastalığı salgınının ekonomik etkisinin önemli bir yönü olduğunu ve bu tahminlerin öne sürdüğü gibi, doğrudan maliyetlerden daha büyük olabileceğini vurgulamaktadır. Doğrudan hastalık maliyetleri önemli olmakla birlikte, dolaylı maliyetler de endişe vericidir çünkü hastalığın maliyetleri çiftlik kapısında, tarım sektöründe veya hastalıktan ari olduğu ilan edildikten sonra durmaz. Hastalık, kırsal ticaret ve turizm dahil olmak üzere ekonominin çok çeşitli sektörlerini etkileyebilir.

Bir ülkenin hayvan hastalığı durumu zamanla değişir. Bu nedenle, doğrudan maliyetlerin, bildirimi zorunlu bir hastalık salgınının ilk onaylanmasından hastalıktan ari ilan edilene kadarki kayıpların toplamı olduğunu varsayıyoruz. Buna göre dolaylı maliyetler, etkilenen mal piyasalarında (örn. iç ve dış ticaret) ve diğer sektörlerde (örn. turizm) meydana gelen ekonomik kayıp olarak tanımlanmaktadır.

Hayvan ve hayvansal ürünlerden insanlara geçen (zoonoz) hastalıklar nedeniyle toplum sağlığı ciddi olarak tehdit altında kalabilmektedir. Hayvan sağlığının güvence altına alınamadığı bir ortamda insan sağlığını korumak ve gıda güvenilirliğini temin etmek mümkün değildir.

  • Özellikle genç hayvanlarda görülen yüksek oranda ölümler,
  • Dış ticarete getirilen kısıtlamalardan doğan ekonomik kayıplar,
  • Tedavi masrafındaki maliyet, Şap hastalığından dolayı yıllık % 15 süt kaybı görülmektedir. Süt kaybından dolayı uğradığımız zarar yaklaşık 8 milyon ABD $’dır. Et kaybı ise % 10 dolayındadır.

Et kaybından dolayı uğranılan zarar ise 81 milyon ABD $’dır. Hastalık görülen bölgelerde canlı hayvan ve hayvansal ürün ticareti durdurulmakta, çok sayıdaki tarımsal ürünün başka ülkelerce ithalatına sınırlama getirilebilmektedir. Avrupa’da ve hastalığı eradike eden ülkelerde önce her yıl sistematik yoğun aşılama programı uygulanmıştır.

Uygun aşılama yöntemi; doğru antijenin, optimum bağışıklık oluşturacak dozda, doğru zaman ve yolla verilmesini gerektirir. Canlının yaşamını tehlikeye sokabilecek veya kalıcı hasarlar oluşturabilecek bazı hastalıkları daha ortaya çıkmadan önlemek, bu hastalıkların oluştuktan sonraki tedavisinden daha fazla önem taşır. Bir çok viral veya bakteriyel hastalığa karşı geliştirilen aşılar çok uzun zamandır koruyucu hekimlikte kullanılmaktadır. Bu nedenle aşılar, hayvan sağlığnı korumak ve zoonoz hastalıkların neden olduğu sorunları önlemek için oldukça önemlidir.

Aşılama Neden Önemli?

Son yıllarda hastalıklardan kaynaklanan mali/ekonomik kayıpların artışı önemli bir sorun haline gelmiş ve hastalıklara karşı korunmada daha etkili tedbirlerin alınması gerekliliğini gün yüzüne çıkarmıştır.

Bu amaçla, hayvan ve insan sağlığı için hastalıklardan korunmada kullanılan en etkili yöntemlerden biri de aşı uygulamalarıdır.
Yeni hastalıkların ortaya çıkması, eski enfeksiyonların yeniden görülmeye başlanması ve antibiyotiklere karşı oluşan direncin yayılmaya devam etmesi gibi nedenler, hayvan ve insan sağlığı uygulamalarında yeni aşılara veya mevcut aşıların geliştirilmesine olan ihtiyacı da arttırmaktadır.

BİR AŞININ İMMÜNOJENİTESİNİ ETKİLEYEN ETMENLER

Bir aşının yanıt oluşturabilmesi pek çok etkene bağlıdır. Bunları kısaca şöyle sıralayabiliriz: Bu grupta eczacılık yönünden aşı formülasyonunda önem taşıyan konuların başında adjuvanlar gelmektedir.

UYGULAMA DOZU VE
UYGULAMA YOLU
PRIMER VE SEKONDER
BAĞIŞIKLAMA ZAMANLARI
ADJUVAN VE ANTİJENİN
ÖZELLİKLERİ
AŞI VE AŞILAMADA HEDEF

Aşı, koruyucu hekimlik kapsamında bağışıklık sisteminin olası hastalıklara karşı savunma mekanizmasını oluşturabilmek ve antikor üretebilmek amacıyla hastalığa neden olan ajandan, ürünlerinden veya sentetik üretilen antijenik maddelerinden oluşturulan madde/madde karışımları olarak tanımlanmaktadır.

Veteriner aşılarının, çiftlik hayvanları, evcil hayvanlar ve yaban hayvanları da dahil olmak üzere memelileri, kuşları ve balıkları etkileyen 400'den fazla hastalık için mevcut olduğu bilinmektedir (Knight-Jones ve ark., 2014).

Günümüzde hayvanlar için uygulanan aşılar farklı gruplarda incelenir. Bunlar,

VİRÜS VE BAKTERİLERİ İÇEREN
TÜM ORGANİZMA AŞILARI;
TOKSİD, POLİSAKKARİT, PROTEİN VE PEPTİDLERİ İÇEREN ALT BİRİM AŞILARI;
DNA AŞILARINI İÇEREN REKOMBİNANT DNA TEKNOLOJİSİ ÜRÜNÜ AŞILARDIR
AŞILAMADA KARŞILAŞILAN SORUNLAR

Aşılarda karşılaşılan en büyük sorunlardan biri bağışıklığın uzun süreli olmamasıdır. Bu nedenle kuvvetli bağışıklık yanıt oluşması ve yaşam boyu koruyucu etkinin devam etmesi amacıyla yapılan aşı çalışmaları önem kazanmaktadır.

Bağışıklığın uzun süreli ve etkin olarak sağlanabilmesi için; Aşağıdaki maddeler kullanılarak pek çok farklı alanda çalışmalar devam etmektedir.

01

AŞININ KORUYUCU ETKİNLİĞİNİN KONAK BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ YA DA ANTİJENİN ÖZELLİKLERİ ÜZERİNDEN ARTTIRILMASINI SAĞLAYAN ADJUVANLAR,

02

DİĞER ANTİJENLER İLE KONTAMİNASYONUNU ENGELLENMESİNİ SAĞLAYAN MADDELER,

03

FARKLI ISI, PH KOŞULLARINA DAYANIKLILIĞINI ARTTIRAN STABİLİZATÖRLER

04

UYGULAMA YERİNDEN EMİLMEYİ ARTTIRAN MADDELER

Adjuvan Nedir ve Neden Aşıya Eklenir?

Adjuvan, aşılarda daha güçlü bir bağışıklık tepkisi oluşturmaya ve aşı koruyuculuğunu uzatmaya yardımcı olan bileşenlerdir. Başka bir deyişle, adjuvanlar aşıların daha etkili olmalarına yardımcı olur. Zayıflatılmış veya öldürülmüş mikroplardan yapılan bazı aşılar, doğal olarak oluşan yardımcı maddeler içerir ve vücudun güçlü bir koruyucu bağışıklık tepkisi üretmesine yardımcı olur. Adjuvanlar, vücudun, kişiyi aşılandığı hastalıktan koruyacak kadar güçlü bir bağışıklık tepkisi üretmesine yardımcı olur.

BAĞIŞIKLIK
KAZANMAK

Vücudumuzun hastalıklarala savaşıp ve spesifik antikorlar oluşturduğunda bir hastalığa karşı bağışıklık kazanılır.

UZUN ÖMÜRLÜ
VE GÜVENLİ AŞI

Aşıların güvenli ve etkili olması gerekir. Bazı bileşenler aşıların kontaminasyondan ve toksinlerden korunmasına yardımcı olur.

DAHA ETKİLİ
AŞILAMA

Stabilizatörler, aşıların uzun süre etkili kalmasına yardımcı olur.

Vücudun bağışıklık tepkisinin belirli bileşenlerini hedeflemek için daha yeni adjuvanlar geliştirilmiştir, böylece hastalığa karşı koruma daha güçlü ve daha uzun sürer.

Her durumda, adjuvan içeren aşılar Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanım için lisanslanmadan önce klinik deneylerde güvenlik ve etkinlik açısından test edilir ve bu aşılar onaylandıktan sonra CDC ve FDA tarafından sürekli olarak izlenir.

Adjuvanların, Doğal ve Adaptif İmmüniteye Etkisi

İMMÜN YANITININ BAŞLATILMASINDA DÖRT KRİTİK NOKTRA NE DÖRT SİNYAL ÖNEMLİDİR.

0
SİNYAL

SİNYAL 0 ANTİJENİN TANINMASI VE ANTİJEN SUNAN HÜCRELERİN AKTİVASYONU

01
SİNYAL

SİNYAL 1 ANTİJENİN T LENFOSİTLERİNE SUNULMASI

02
SİNYAL

SİNYAL 2 KO-SİMÜLASYON MOLEKÜLLERİNİN OLUŞUMU,

03
SİNYAL

SİNYAL 3 SİTOKSİN SALGILANMASIDIR.

Adjuvanların Etki Mekanizması

Etimolojik olarak Latince “yardım eden” veya “güçlendiren” anlamına gelen "adjuvare" kelimesinden köken alan adjuvanlar, immünojenik özellikleri düşük olan aşıları geliştirmek için tasarlanmıştır.

Adjuvanlar tek başlarına immünojenik maddeler değildir.

Aşı içerisine katıldığı durumlarda aşının daha kuvvetli bağışıklık yanıtı oluşturmasını sağlayan ve etkisini güçlendiren maddelerdir.

Adjuvanlar genel olarak etkilerini;

Bağışıklık sisteminde görevli hücrelerin uyarımını ve etkinliğini arttırarak, Th1/Th2 (yardımcı T hücresi CD8+/CD4+) dengesinin korunmasını böylece beklenilen bağışıklığın oluşması için ihtiyaç olan antijen miktarının azalmasını (antijen-aşı dozu) sağlayarak oluşturur. Ayrıca,

SİTOKİ AĞI ÜZERİNDEN İMMÜNMODÜLASYON

ANTİJENİN KONFORMASYONAL BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUYARAK EFEKTÖR HÜCRELERE SUNUMUNUN SAĞLANMASI

CD8+ SİTOTOKSİK T-LENFOSİT YANİTİNİ İNDÜKLEMESİ

İMMUNOJENİN ANTİJEN SUNUCU HÜCRELERE (APC) ULAŞTIRILMASININ SAĞLANMASI

ANTİJENİN KISA/UZUN SÜRELİ DEPO OLARAK SÜREKLİ YA DA ARALIKLI SALINMASINI SAĞLARLAR.

SİTOKİ AĞI ÜZERİNDEN İMMÜNMODÜLASYON

ANTİJENİN KONFORMASYONAL BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUYARAK EFEKTÖR HÜCRELERE SUNUMUNUN SAĞLANMASI

CD8+ SİTOTOKSİK T-LENFOSİT YANİTİNİ İNDÜKLEMESİ

İMMUNOJENİN ANTİJEN SUNUCU HÜCRELERE (APC) ULAŞTIRILMASININ SAĞLANMASI

ANTİJENİN KISA/UZUN SÜRELİ DEPO OLARAK SÜREKLİ YA DA ARALIKLI SALINMASINI SAĞLARLAR.

ADJUVAN ÇEŞİTLERİ
adjuvan çeşitleri
ADJUVAN ÇEŞİTLERİ

Nükleer Asitler

Sitokinler

Emülsiyonlar

Mikroorganizma
Tabanlı Adjuvanlar

Tensoaktif Bileşenler
(Saponinler)

Mineral Tuzlar
(Alim Ve Kalsiyum)

Bugüne kadar, organik, inorganik, sentetik ve doğal kaynaklı çok sayıda bileşik, bağışıklık tepkilerini ve güçlü adjuvan özelliklerini uyarma kabiliyeti gösterir. Bu maddeler genel olarak iki farklı gruba ayrılabilir:

  1. Dağıtım ajanları (emülsiyonlar, mikropartiküller, mineral tuzlar).
  2. İmmünostimülanlar [saponinler, Toll-like reseptör (TLR) agonistleri, sitokinler]

İmmünostimülantlar, antijen sunan hücreleri (APC’ler) uyarır ve çeşitli sitokinlerin salgılanmasını teşvik eder. Öte yandan, APC’lere uygun sunum için antijenlerin (Ag) konformasyonunun korunmasına yardımcı olur ve devam eden immün stimülasyon için yavaş bir salım sağlar. Örneğin, TLR agonistleri ve diğer immün sistemi uyarıcı maddeler, immün hücre alımını ve sitokin salgılanmasını artırabilirken, emülsiyonlar ve mineral tuzlar, antijenin uzun süreli salınımı ve immün hücrelerin sürekli uyarılması ile enjeksiyon bölgesinde bir depo etkisi üretebilir.
Besin hayvanları için aşı geliştirme, insan ve refakatçi hayvanlardan farklıdır. İnsanlarda, bireyin sağlığı ve esenliği büyük önem taşırken, çiftlik hayvanları için hastalık kontrol önlemleri uygun maliyetli olmalıdır.